YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN
Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı.
– Üşüdün, dedim.
Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım.
– Neden böyle oldun, dedim.
Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
“Soğuk ve şehirlerarası
otobüslerde vazgeçtim
çocuk olmaktan ….
ve beslenme çantamda
otlu peynir kokusuydu babam..
Yıl 1995 Yüksekova’nın ilk ve tek radyo kanalı Feza TV’de bu Yılmaz Erdoğan’ın şiiri paylaşıldı. Annem beni hemen yanına çağırdı. Birlikte dinlemeye başladık. Ben küçüğüm tabi anlamam sanmayın. O sıralar kaymakamın kızı Belemir’e
anı da, elbetteki tıpkı düşüncenin olduğu gibi bir enerji sürecidir. Tıpkı ışık ve tıpkı ses gibi elektrik titreşimidir. Işığı ve sesi her zaman kaydederiz.
SES ve IŞIK arasındaki yayılma şeklindeki fark, SES’in yayılmak için bir ortama ihtiyaç duymasıdır ki, bu yüzden ses mekanik bir dalga olarak nitelendirilir.
Işıkta ise buna gerek yoktur, bu yüzden “elektromanyetik dalga” olarak nitelendirilen ışık, herhangi bir ortama gerek olmadan yüklü parçacıklar tarafından elektrik ve manyetik alanların periyodik titreşimlerinden oluşur ve bu şekilde boşlukta ilerler…
Yayılabilmek için bir maddeye ihtiyaç duyan ses uzayda yol alamaz ve biz büyük yıldız patlamalarının seslerini bu yüzden duyamayız. Öte yandan yayılmak için bir ortama ihtiyacı olmayan elektromanyetik dalgalar olan ışıksa uzayda yayılabilir ve boşlukta ilerler.
Dalga boylarındaki farklardan kaynaklanan farklılıklar yüzünden radyo dalgaları, mikrodalgalar, kızılötesi, ültraviyole gibi isimler alırlar…
Koğuştaki odam: demir karyola, başında bir küçük demir masa. Yerde kırmızı muşambalar. Çırılçıplak mavi duvarlar. Üstümde bir entari ve bir robdöşambr; kolları uzun geldiği için kendimi bu odada, bu robdöşambr içerisinde de yadırgıyorum. Hep gittiler. Yapayalnızım. Çıt yok. Oda ya şimdiye kadar hiç tanımadığım yabancı bir akşam giriyor.
( Düşünce-Frekans-Müzik-Burç-Bilim-Büyü-Tılsım-Nazar )
_ DÜŞÜNCE _
_Buda: Her şey düşüncedir. Ne düşünüyorsak o oluruz. Bize düşüncelerimiz şekil verir. Hepimiz düşüncelerimizden doğarız. Bu dünyayı yaratan, zihnimizdir. Bu dünyayı bir hava kabarcığı, bir serap gibi düşün. Dünyayı böyle gören kişiyi ölüm görmez. Biz, içselliğimizin meyvesiyiz.
_Frekans - Titreşim, bir eylemin saniyedeki tekrarlanma sıklığı. Tesla’ya göre evren, kocaman bir titreşimdir. Einstein’e göre her şeyin özü enerjidir; her şey titreşen atomlardan oluşmuştur ve madde diye bilinen şey bile titreşen enerjidir.
_İnsan zihni, elektrokimyasal enerjiyle çalışır ve farklı dalga boylarında frekanslar yayar ve bu manyetik
_ORGAN SİSTEMLERİ_
_Organ, belirli bir görevi olan doku grubudur. Doku, hücreler topluluğudur. Hücre ise canlıların yapıtaşıdır.
_Atom > Molekül > Hücre > Doku > Organ > Sistem > Canlı (Organizma)
_Çok hücreli canlılarda aynı yapı ve görevdeki hücreler birleşerek dokuları, dokular birleşerek organları, organlar birleşerek